Yemek yemek gerçekten büyük bir keyif. Özellikle de otuz yıldır, profesyonel olarak yaptığınız bir işte sürekli bu keyifle yaşayan insanlarla beraberseniz bunu çok daha iyi anlıyorsunuz. Hele bir de sevgili Hasan gibi yemek yemeği bir sanat haline getirmiş gerçek gurmeler var. Bu tezini her defasında ispatlamak istercesine nefis lezzet noktalarını bana öğretmeye çalışmıştır.
Ben de yıllarca bu keyif adamlarıyla konuşurken bu keyiften daha büyük bir keyif olduğunu savundum. Evet yemek yemek gerçekten muhteşem bir keyif ama sofradan hafif kalkmak ondan daha büyük bir keyiftir. Düşünsenize hem önünüzdeki muhteşem şeylerin tadına bakıyorsunuz hem de yemekten sonra kendinizi muhteşem hafif hissediyorsunuz..
Özellikle türk mutfağı yağ oranı yüksek yemeklerden, şerbet ve un oranı yüksek tatlılardan oluştuğundan, sofradan hafif kalkmak genellikle pek mümkün olmuyor. Aslında bunun bilimsel bir açıklaması var. Yemekteki yağ miktarının fazla olması yemeğin tadını arttırarak doygunluk hissinden daha fazla yenmesine yol açmaktadır. Bu yüzden yemek öncesi bir çorba içtikten sonra porsiyonu küçültülmüş ve mümkün olduğunca yağ oranı azaltılmış olarak yenilebilirse o sofradan hafif kalkılabiliyor.
Yemek yemeye başlanması devam etmesi ve sonlandıılması vücudumuzdan beynimize giden birçok uyarının etkisi ile olur. Ancak bu yemeye başlama olayında vücuttan gelen bu uyarıların yanısıra psikolojik etkiler, yemeğin görünümü, kokusu, lezzeti, sofra düzeni, sosyal ortam ve dışarıdan gelen etkilerde vardır. Eğer yemek yeme keyfini yaşamak istiyorsanız tüm bunlara maksimum dikkat ederek porsiyonları minumum oranda tutabilmeniz yeterlidir.
En güzel sofralarda hep beraber olabilmek dileğiyle…
Dr Bilgin SILAN