Sözlerine çok değer verdiğim bir arkadaşım ile konuşurken, bana internetten neden bilgilendirici bir sayfa oluşturmadığım sordu ve mutlaka böyle bir çalışma yapmam gerektiğini söyledi. Bende bu konuda bir hazırlığa giriştim. Daha önceki yazılarımı, çalışmalarımı ve yayınlarımı derledim. Bunu yaparken aklımdan geçenleride daha sonra o sayfalarda kullanmak üzere bir yazı haline getirdim. Önce sizlerle bunu paylaşmak, bu konuyla ilgili olumlu olumsuz görüşlerinizi almak istedim. Yazımı okuduktan sonra bir iki kelime bile olsa birşeyler yazıp görüşlerinizi bildirirseniz, sizinde katkılarınızla daha iyiye ulaşabiliriz.

Çağımızın hastalığı olarak adlandırılan obezite tedavi edilmesi güç bir hastalıktır. Belirli süreç ve azim gerektirir. Bu yolda yapılan savaşlar günümüzün vazgeçilmez bir uğraşısı haline geldi. ‘‘ben 10 yıldır diyet yapıyorum doktor bey’’ veya ‘‘ben sürekli diyetteyim’’ Konuştuğum birçok hastamdan duyduğum bu tip cümleler beni hem üzmüş hemde düşündürmüştür. Çünkü sürekli bir kilo problemini üzerinde hissediyor ve sürekli olarak kendisine ikram edilen birçok şeyi geri çeviriyor. Özellikle günümüzde sürekli olarak aşırı zayıflığın, sıfır beden gibi dikkat çekici sansasyonel haberlerinde etkisi ile hiç bir zaman istediği hedefe ulaşamıyor. Burada iki temel sorun karşımıza çıkıyor. Birincisi gerçekte kesinlikle kilosu olmadığı halde hatta fiziksel bir kusuru olmadığı halde kendisini kilolu hissedenler (hatta bunların bazıları dismorfofobi dediğimiz psikolojik durumlara kadar ulaşabiliyor) ikinciside yanlış birtakım diyetlerle sürekli kilo vermeye çalışıp bir türlü kilo veremeyen hatta hergeçen gün kilo rakkamını arttıranlar…
Also listen my podcast on Spotify & Youtube Music
Kilo ile savaşmak global bir strateji uygulamak gereklidir. Hedefi iyi belirleyip o hedefe doğru uygun adımlarla yürümek gerekiyor. Özellikle medyanın da etkisiyle sürekli hızlı kilo verme girişimleri hep hüsran ile sonuçlanıyor. Çünkü hızlı kilo vermek ile zayıflamak farklı kavramlardır. Ben görüştüğüm her hastama bu durumu anlatmaya gerçek zayıflamanın önemini vurgulamaya çalışıyorum. Tartıda değişiklik elde etmek için yanlızca 24 saat aç kalmanız yeterlidir. Tabii bu durumu inanılmaz bir şekilde bir hafta veya on gün sürdürenler bile olabiliyor. Kişinin kilosuna göre tartıda gördüğü değişiklik inanılmaz rakamlara ulaşabiliyor ve kişi kendisinin kilo verdiğini zannediyor. Halbuki bu tamamen sahte bir kilo kaybı. Vücut alması gereken enerjiyi dışarıdan alamayınca, vücut bu enerjiyi kaslardaki ve karaciğerdeki şeker depolarından ve kısmen yağlardan sağlıyor. Hatta belirli bir süre sonra bu depolarda yetersiz geldiği için vücut enerji ihtiyacını özellikle kaslarda bulunan proteinleri kullanarak sağlıyor. İşte bu nedenle belirli bir süre sonra kişi kendini güçsüz, halsiz ve bitkin hissetmeye başlıyor. Eğer bütün bunlara rağmen aynı yaşam tarzına devam ederse kaslarda grip olduğunuzda hissettiğiniz kırgınlık ve kas ağrıları ortaya çıkmaya, kan şekerinde ve kan basıncında anormal düşmeler başlıyor. Her ne hikmetse özelliklede genç bayanlar tüm bu durumlara rağmen kendilerini mutlu hissedebiliyorlar. Ama bu mutlulukları daha sonra ufak tefek kaçamaklarla bile vücudu olumsuz yağlanmaya itiyor. İşte bu tip kişilere en büyük önerim kilo vermek istiyorlarsa diyet yapmayı bırakmaları oluyor.
Ben bu durumu hastalarımla paylaşırken bir çöle düşmeye benzetiyorum. Çöle düşüp üç gün aç susuz kaldığınızda kilo vermenizden daha doğal hiç bir şey olamaz. Ama vücut normal enerji girdisini sağlamaya başladığında –bu hafif bir salata bile olsa farketmez- vücut koruma mekanizmalarını devreye sokarak bir daha aç kalabilirim zihniyeti ile aldığı her türlü besin maddesini yağ olarak depolamaya başlıyor (yoyo etkisi). Bu durum da kişinin hemen kilo almasa bile derhal yağlanmasına ve tedrici olarak kilonun da o yağ seviyesini yakalayacak şekilde artmasına yol açıyor.
Geçen ay ünlü bir dergide 8 kg verdiren diyet diye bir yazı okumuştum. Aynı derginin bu ay ki sayısının okuyucu bölünümünde bir hanım, editör doktora şöyle soruyor; boyum 162 kilom 52 kg bu söylediğiniz 8 kg’ı ne kadar sürede verebilirim.. çok üzücü bir durum… BMI düzeyi oldukça iyi olan bir hanımın 8 kg vermek gibi bir beklentisi var, aslında dergide yazan 8 kg verdiren diyet olunca böyle sormasından daha doğal bir şey yok. Kime göre, kaç kiloluk bir insana göre 8 kg verdiren bir diyet olduğu belirtilmediği için, kişinin yanılmasından daha doğal birşey yok. Burada dergi ve gazetelerde böyle sansasyonel ve dikkat çekici haberleri yazanlara mı yoksa ona inanan gayet normal ölçülerde olduğu halde kilo vermek arzusunda olan insanlara mı üzüleceğimi bilemedim. Her iki gruptan da insanlar bugün olduğu gibi yarında var olacak.. önemli olan bunları denetleyen bir mekanizmanın olması ve insanları doğru yönlendirebilmemiz, kişi ve toplum sağlığını koruyabilmemiz…
Işık ve Sevgiyle kalın..
Dr. Bilgin SİLAN
Dahiliye Uzmanı