Basit bir kimya bilgisi ile başlayalım. Asit olan maddeler genel olarak pH cetveli üstünde 0 ile 7 arasında bir değer alırken alkali olan maddeler ise 7 ile 14 arasında bulunmaktadır.
Vücutta her sıvın ideal pH normu farklıdır. Bu sıvıların en önemlisi olan kanımızın pH değeri 7,4 (7.36-7.42) olmalıdır.
Kanımızın pH değerinde minicik oynama yani bu değerin üstüne çıkması ya da düşmesi, çeşitli hastalık ve durumlara hatta ölüme neden olur.
Kan da hep hafif Alkali kalmayı başarmalıdır.
Yediğimiz içtiğimiz her şey, aldığımız ilaçlar, takviyeler, aktiviyltelerimiz hatta duygu ve düşüncelerimiz bile kan PH’mızı etkiler.
Vücudumuzin aside doğru gitmeye başladığını nasıl anlarız?
Sabah yorgunluğu
Yağdan kilo artışı
Hastalıklara açık olmak, zayıf bağışıklık
Yaşlanma hızında artış
Sebepsiz depresyon hali
Alkali olduğumuzda yaşadıklarımız:
Sabah enerjisinde artış
Yağdan kilo vermeye başlamak
Sağlık check up sonuçları, güçlü bağışıklık
Gençleşme
Mutluluk
Evet her dönem olduğu gibi, bu dönem de PH’ımızı dengeleyip Alkali kalmak çok çok önemli.
Mesela sebze ağırlıklı beslendiğimizde, bol su içtiğimizde, oksijen, ozon gibi takviyelerle, dinlenmek, meditasyon, egzersiz, doğa ile buluşmak, sevmek ve sevilmek, mutluluk, teslim olmak, pozitif düşünce ile ALKALİ olurken, her gün şeker, hayvansal, ağır karbonhidrat tüketimi, alkol, nikotin, kafein, ilaç kullanımı, stres, endişe, öfke, kontrolcülük, hareketsizlik, susuzluk, uykusuzluk vb şeylerle de ASİT e çekiliriz.
Detoks ve arınma bilinçli farkındalık ile yapılması gereken bir süreçtir.
Tüm vücut sıvılarınızın ve hayatınızın dengede olduğu harika bir hafta olsun…
Bizler hücresel seviyede yaşar ve ölürüz. Vücudumuzu meydana getiren milyonlarca hücre hafifçe alkalidir. Ancak hücresel aktiviteyi asit yaşatır ve bu asitliklik hücrenin fonksiyonlarını yerine getirebilmesi için gerekli olan enerjiyi verir. Her alkali hücre kendi solunumunu kendi yapar ve metabolik atıklarını salgılar.
İnsan vücudu zekidir. Biz gittikçe daha asidik olmaya başladığımız zaman, vücut yaşamsal organlara giren asitlerin yaratacağı hasarı önlemek için savunma mekanizmalarını çalıştırmaya başlar. Bu asidin yağ hücrelerinde depolanması olarak bilinir. Bir defens mekanizması olarak vücut aşırı asidik olmamak için yağ üretir ve bunları yaşamsal organlardan uzak yerlerde adeta paketleyerek depolar. Yağ ilk bakışta yaşamsal organları hasarlanmaktan kurtarmasına rağmen aşırı yağ birikimi daha uzun vadede başka problemlere yol açmaktadır. Vücudunuz ne kadar asidik ise, bağışıklık sisteminizin hastalık, bakteri ve hatta kanserle savaşması o kadar zor olur.
